5 Temmuz 2014 Cumartesi

Eksileri atıp artıları kendine katan bir yöneticiden;

PVC sektörüne dair her şey

Onun hayali ticaret yapmaktı. Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim hayatını tamamladıktan sonra memleketine dönmek yerine Antalya’da iş hayatını sürdürmeye karar vermesiyle başladı her şey… Şimdi ise sektörünün öncüsü konumunda.

Antalya’ya yerleşmeye karar veren birçok insanda olduğu gibi ilk deneyimi turizmle yaşadı. Geleceğini turizmde görmediği yerde ise rotasını inşaat sektörüne çevirdi. PVC kapı-pencere sistemleri üzerine iş yapan bir firmada çalışmaya başlayan ve sonrasında yönetici konuma gelerek 8 yıl emek veren Veli Durur, sonrasında kendi işletmesini kurmaya karar verdi. Veli Durur’un deneyimleri ve sektöre dair değerlendirmeleri sizlerle…

Veli Durur Hakkında:
Tokat Reşadiye doğumluyum. 1995 yılında Akdeniz Üniversitesi’ni kazanarak işletme bölümünde eğitim aldım. İlk iş hayatıma Antalya’da başladım. İlk deneyimimi turizmde yaşadım. Yaklaşık 5 yıl turizmde çalıştım. Sonrasında inşaat sektörünün PVC kapı-pencere alanında faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başladım. İşletme müdürü olarak yaklaşık 8 yıl bir yöneticilik hayatım oldu. 2 buçuk yıldır da kendi işimizle sektöre devam ediyoruz. Fıratpen’in Akdeniz bölge bayiliğini alarak bizde sektörde var olduğumuzu ispat etmek için devam ediyoruz. Fıratpen’in marka bir ürün olması sektörde bizi bir adım ön plana çıkarıyor. Bizim işimizin en önemli özelliği üretim ve montaj olduğu için hizmet ön planda. Yeterliliğinizi öncelikle tüketiciye hissettirmeniz gerekiyor. Yaklaşık on yıldır sektörde tanınmam bana bir portföy kazandırdı.

Nasıl böyle bir işe girmeye karar verdiniz?
Ben imalat sektörünü sevdim. Bu sektörü sevmek için yoğun tempoyu sevmek gerekir. Herkes bir işe girerken sermaye olması gerektiğini düşünür. Ama benim en önemli sermayem müşteri portföyümdü. Kendimi işimi kurmadan önce bu işi yapmış olmam en büyük kazancımdı. 8 yıl emek verdiğim işletmeden gerekli değeri görememem beni bu noktaya itti. Belli bir noktaya kadar kendi işimi kurayım öyle devam edeyim düşüncesi yoktu. Ama insanın çalıştığı firma bazen kendi işini kurmaya doğru itiyor ki benim de öyle oldu.

Bir işletme kurmaya karar verdikten sonraki süreç nasıl ilerledi?
Tabi böyle bir işe girdikten sonra hangi ürünün bayiliğini almalıyım diye çok araştırma yaptım. Çünkü markaların bayiliğini almak için önemli şartlar var. Ama en sonunda yıllardır çalıştığım Fırat’ın bayiliğini almaya karar verdim. Birde bu güne kadar hep bu ürünle alakalı insanların karşısına geçip övgüler yağdırmışım. Başka bir markanın ürününe geçmem uygun olmazdı. Bu işe başladığımda daha ben makineleri çalıştırmadan sektörün en yüksek cirosunu yaptım. Bu da portföyüm sayesinde oldu.


Bir süre sonra da işleri daha ileriye taşımak amacıyla İbrahim Kılınç ile yolumuza birlikte devam etme kararı aldık. İbrahim Bey, portföy konusunda da ciddi bir potansiyel getirdi.

Antalya’da inşaat sektörünü değerlendirecek olursak neler söylemek istersiniz?
Müteahhitler açısından Antalya’daki piyasa hiçbir yerde olmayan bir piyasa. Bir inşaata en az 10 firmadan teklif geliyor. Bakıyorsun bu teklif verenlerin birçoğu benim üretim maliyetim fiyatıma teklif vermiş. Bir pencerede 40 tane parça var. Malzemeden çalma çok yüksek. bir ürünü ucuz yapmaya karar verdikten sonra malzemeye çalmaya en müsait sektör bizim sektör.

Bayiliğini yaptığınız firmayı değerlendirecek olursanız en önemli özelliği nedir?
Fırat’ın en önemli özelliği entegre bir tesis olması. Cam, vida ve izolasyon hariç 37 parçayı üreten tek markadır. Toplam kalite anlayışı var. Türkiye’de 400 bin ton profil üretimi var. Bunun 120 bin tonunu Fırat tek başına üretiyor. En yakın rakibi 40 bin tonda şuanda.

Showroom açmayı planlıyor musunuz?
Şuanda buna ihtiyacımız yok. Çünkü biz tüketicimizle birebir diyalog içinde onların ayağına hizmeti götürüyoruz. Birçok tüketicimiz bizim üretim yerimizi daha görmemiştir bile. Biz sözleşmelerimizi masa üstünde yapıyoruz.

Şuandaki iş hacminiz nedir ve bir 5 yıl sonrasındaki hedefiniz nedir?
Şuanda bünyemizde 25 çalışanımız var. 5 milyonluk bir iş hacmimiz var. Tabi ki hedefimiz Fırat’ın Türkiye’deki bayileri arasında birinci sıraya gelmek. Bunun içinde 20-25 milyonluk bir iş hacmi gerekiyor. Bu süreçte fabrikalaşabilmek gerekiyor. Kapı pencere üretiminin yanında verdiğimiz hizmetle varolmayı hedefledik her zaman. Şuanda da amacımız Vindosa markasını daha da yukarıya taşımak. Bin metrekarelik bir üretim alanımız var. Yüzde 80 müteahhitlere, yüzde 20 perakende sektörüne hizmet veriyoruz.


Tüketicilerle yaşadığınız en büyük sıkıntı nedir?
Bizi tek yoran şey fiyat olayıdır. Alıcı kalitesine içinde kullanılan malzemeye bakmadan kıyaslama yapıyor. Ama fiyattan baka arada malzeme ve kalite uçurumu var. Bunu karşıdaki kişiye anlatmakta zorlanıyoruz. Fakat ürünümüzü kullanan kaliteyi fark ediyor.

Bayilik sisteminin ne gibi zorlukları var?
Ürün kalitesi ile bayi kalitesi birbirine paralel seyrediyor. Fırat bize diyor ki; “tek bir müşterinden şikayet gelirse iskontonu keserim.”  Çok ağır yükümlülükler var. Birçok PVC markası herkese bayilik veriyor. Mahalle aralarında açılan bu tip yerler kısa sürede kalitesizlik nedeniyle insanları dolandırıp dükkanı kapatıp gidiyor.

Kapı pencere alacakların öncelikli dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?
Bir müteahhidi marka yapan yaptığı inşaatlarda kullandığı malzemenin kalitesidir. Küçük rakamlar yüzünden ucuza yaptırılan işler sonrasında müteahhidin prestijini kaybetmesine yol açıyor. Bir müteahhit öncelikle markaların kalitesini iyi bilmesi lazım. İkincisi ürünü alacağı bayinin yeterliliğine bakması lazım. En önemlisi de güvenilirliğine bakması ve ürünün detayına girip kullanılan malzemeyi bilmesi lazım. Şeffaf firmalarla çalışmak gerekiyor. Biz aynı zamanda verdiğimiz ürünlerin garanti belgesini de veriyoruz. Bu çok önemli bir ayrıntı. Bunu çoğu firmada özellikle bizim sektörümüzde görmeniz çokta mümkün değil.

Kendinizi nasıl bir yönetici olarak değerlendiriyorsunuz?
Çok sert bir mizaçlı bir patronla da, çok yumuşak bir patronla da çalıştım. Hepsinden bir şeyler aldım. Eksileri atıp, artıları kendime kattım. Çalışan konumundan yönetici konumuna geçen bir insan olduğum için daha iyi gözlemleyebiliyorum. Ben şuanda ekibimle bir aile sistemi oluşturdum. Benim yönetim anlayışımda daha çok tatlı sert bir yönetim anlayışı vardır. İşinin gereğini yapan her çalışanım benim başımın tacı yapıyorum. Bireysel motivasyon uyguluyorum. Performansa dayalı bir değerlendirme yapıyorum.


Tatil:
Dinlenme amaçlı ailemle tatil tercih ederim. Özellikle Afyon tarafına bir hafta sonu kaplıca tatili dinlendiren bir tatil oluyor. Hafta sonunu özellikle aileme ayırıyorum.

Otomobil:
Gönülden geçen BMW x6. Umarım ilerleyen dönemde bu hayalime de ulaşmış olacağım.

Beslenme:
Özellikle et yemekleri tercihimdir. Ama yemek konusuna çok özenen biri değilim.

Spor:
Halı saha maçları yapıyoruz. İnanılmaz bir efor sarf ettiriyor. Ama özel olarak bir salona gidip spor yapmıyorum.

(Kasım 2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder