5 Temmuz 2014 Cumartesi

BU UYARILARA DİKKAT!



“Tıp doktoru hata yaptığı zaman 1 kişi ölür, pilot hata yaptığı zaman da uçağın kapasitesi kadar insan ölür; ama mühendis ya da müteahhit hata yaptığı zaman binlerce insan ölüyor. İnsan hayatıyla ilgili bu iki önemli mesleği çok dikkatli yapmakta fayda var”


ŞİMDİ BİLGİLENİN SONRA BAŞINIZ AĞRIMASIN

Antalya’nın sorunlarını yakından takip eden ve alanıyla ilgili hemen her konuda araştırmalar yaparak, öneriler sunan İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cem Oğuz, önemli açıklamalarda bulundu.

Antalya’yı ve Kepez’i değerlendiren Başkan Oğuz, müteahhitlere önemli uyarılarda bulunarak, özellikle 2 Ağustos’ta yürürlüğe giren torba yasa ile ilgili dikkat çekici noktalara değindi. Eskisi gibi meslek odalarından durum sicil belgesi ve proje onayı alma zorunluluğunun kalkmasının kaosa sebep olacağına dikkat çeken Oğuz, sahte mühendislik diplomalılardan ve yanlış projelerden korunmada tek yolun, ilgili meslek odalarından sicil durum belgesi ve proje onayı almak olduğunu belirtti.

Öncelikle bize Antalya Şube Başkanlığını yaptığınız İnşaat mühendisleri Odası hakkında bilgi verir misiniz?
İnşaat Mühendisleri Odası 1966 yılında Antalya’da yapılanmasına başlamış İrfan Bölük öncülüğünde. 1988 yılı sonrasında ise şube olarak faaliyetlerine devam etmiş. 1988 yılından bu yana 14’üncü dönemimizi çalışıyoruz. Odamız şuanda Antalya, Burdur ve Isparta’yı kapsayan 6 temsilcilikle hizmet veriyor. Antalya şube 3500 üyesiyle hizmet vermekte.

İnşaat Mühendisleri Odası neler yapar?
1954 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Öncelikle meslek ve meslektaş sorunlarına çözüm bulmak için çaba sarf eder. Bunun dışında mesleğimizle ilgili kent ve ülke sorunlarında da çözüm arayışlarını gerek yerel gerekse merkezi yöneticilere iletir. Bu çözüm önerilerinin takipçisi olur.
Antalya inşaat sektöründe elbet bir İstanbul Ankara gibi devasa büyüklükte inşaatların yapıldığı bir il değil. Antalya göç alımı bakımından Türkiye’de 5’inci sırada. Trafikte bulunan araç sayısı bakımından da 4’üncü idi ama son yapılan araştırmaya göre 3’üncü sıraya geldi. Dolayısıyla sürekli büyüyen ve gelişen bir kent. Yoğun göç 1970’li yıllarda başlamış, 80-90’lı yıllarda giderek artmış ve 90’lı yıllardan sonra da iş bulmak umuduyla insanların akın akın geldiği bir kente dönüşmüş Antalya. Yılda 13 milyon turistin geldiği bir kentte ister istemez bir iş potansiyeli doğuyor. Bu nedenle de yoğun göçler meydana geliyor. Bu nedenle de inşaat sektörünün diğer illere nazaran çok daha hızlı geliştiğini görmek mümkün.

Antalya’nın 30 yıl sonrasına dair ön görünüz nedir?
Antalya bundan 30 yıl sonra yaşanamaz bir kent olacak ve tersine göç başlayacak. Bundan 10 sene önce Antalya’da bir hava kirliliğinden söz etmeniz mümkün değildi. Ama bugün baktığımızda ciddi bir kirlilik söz konusu. Bundan 10 sene önce ciddi bir ulaşım sorunu olacağından bahsetmek mümkün değildi. Şuan ki geldiğimiz noktaya bakınca trafikle ilgili ne büyük sorunlar yaşadığımız ortada. Araç sayısına baktığımızda 81 ilin arasında araç kişi başına düşen araç sayısı bakımından 3’üncü sıradayız.

Antalya’daki inşaat sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnşaat sektörü 2005 yılı sonrasında gittikçe daha kontrolsüz bir hal aldı. 2005 yılında dolardaki ve piyasadaki durağanlık herkesi Antalya7da yazı geçirebileceğim bir dairem olsun fikrine itti. Herkesin kafasında Antalya’da bir daire alma fikri oluştu. Bu talepler karşısında Antalya inşaat sektöründe bir patlama yaşandı. Her taraf inşaat oldu. Bir yılda 7 milyon metrekarelik bir inşaat başladı. Antalya’da tabiri caizse herkes müteahhitliğe soyundu. Önüne gelen müteahhit olunca kaliteden de ödün verilmeye başlandı. Tabi fiyatlarda birden olması gereken rakamın çok fazla üstüne çıktı. Bunu gören müteahhitlerin ve müteahhitliğe soyunanların da iyice iştahı kabardı.

Antalya’daki müteahhit sektörüne baktığımızda neler söylersiniz?
Müteahhitlik gibi önemli bir mesleğin herkesin ikinci işi haline gelmesi oldukça kötü. Yapı müteahhitliği Türkiye’de tanımı olmayan bir meslek. Avrupa’da yapı müteahhidi olmak için 4 yıllık üniversite bitirme şartı var. Üniversitenin ardından devletin açtığı sınavlarda başarılı olma şartı aranıyor. Mesela bizimle aynı büyüklükte olan Fransa’dan örnek verecek olursam, Fransa’da 2 bin müteahhit var. Türkiye’de ise 600 bin müteahhit var. Türkiye’de müteahhit olmak o kadar kolay ki, bugün TC vatandaşı olan herkes ikamet adresi varsa, vergi mükellefiyseniz, son olarak da ATSO’ya kaydınızı yaptırmanız yeterli. Bu durumun önüne geçilebilmesi için kanun çıkması gerekiyor.

Şuanda müteahhitliğin tanımının düzenlenmesine dair çıkan veya çıkması beklenen bir yasa var mı?
Bununla ilgili bir çalışma var şu sıralarda. Yapı denetim yasası içinde müteahhitliğin tanımını yapmışlar. Şahıs olarak yaparsanız bir inşaatı yüzde 51’lik kısmının teknik adamın üzerinde olması lazım diyor bu yasa. Şirket olarak yapılan bur inşaatta da şirketteki elemanların yüzde 52’inin teknik eleman olması gerekir şartı ile müteahhitliği Avrupa standartlarına yakın bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu tabi 600 bin müteahhidin sayısını bir anda 1000’lere düşürür. Yani 599 bin kişi müteahhitliği bırakmak zorunda kalır. Türkiye’de böyle bir yasayı çıkarmak ve bunun kararını almak o kadar da kolay olmayacaktır. Şuanda 1 yıldır bekletiliyor bu yasa.

Antalya’nın kurtuluşunu kentsel dönüşüm yasasında görebilir miyiz?
Kentsel dönüşüm yasası şuanda bir fırsat olarak önümüzde duruyor. Ancak yasanın içeriğini okuduğunuzda bunun çok uygulanabilir olduğunu da göremiyorsunuz. Kentsel dönüşüm, bu ana kadar yapılmış yapı stoğunu belirleyip, eğer deprem güvenlik riski taşıyorsa yıkıp yenilerini yapmak. Bunu yaparken de o bölgenin yeşil alan ve sosyal donatı alanlarını da hazırlayacak şekilde planlamak. Öyle bir şey ki bu yasada TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili. TOKİ birebir kentsel dönüşümün müteahhitliğini üstlenen bir kurum ve bu kurum yapı denetimden muaf. Yapı denetimden muaf olan bir kuruluşun inşaatını denetleyememek, birçok probleme sebebiyet verebilir. Bu yasa şuanda Antalya’nın aralarında olmadığı 45 ilde uygulanıyor. Bu yasa düzenlenebilirse bizim için bir fırsata dönüşebilir. Bu yasa yoluyla kentlerimizin yenilerek, depreme dayalı yapıların oluşturulması mümkün olacak. Ama bu haliyle yasayı uygularsak, şu günlerimizi arar duruma gelebiliriz.

Bu endişenize sebep nedir?
Eskiden projeler Odalar ve teknik adamlar tarafından kontrol edilirdi. Ama 2 Ağustos 2013 yılından itibaren onaylanan torba yasa ile birlikte bu denetim kaldırıldı. Odalar denetim yapamıyor şuanda. Nitekim de benim elime gelin bir çok sahte diploma mevcut. Mühendis olmayan bir adam noterden de onaylattırarak, kendine sahte diploma çıkarmış. Eskiden biz bunları kontrol ediyorduk. 2 Ağustos’ta çıkan yasa ile bu kontrol bizim elimizden alındı. Şimdi belediye mühendisin getirdiği belgeye güvenerek ruhsat veriyor. Yeni kanuna göre artık yılda bir kere bize gelinerek, kayıtlarımızı kontrol etmemiz isteniyor. Bir yıl içinde mühendis sahte diplomayla aldı ruhsatı bitirdi inşaatı diyelim. Yıl sonunda gelinecek bize sorulacak. Böyle bir kayıt yok diyeceğiz ve diplomanın sahte olduğu ortaya çıkacak. O zaman ne olacak? Bu durumda belediyenin ruhsatı iptal etmesi lazım. Bina yapılmışsa yıkması lazım. Yapı denetim, müteahhit, belediye ve yapı sahibi birbirine tazmin davası açması lazım. Böyle bir kaos anca felaket olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder