18 Ekim 2012 Perşembe

Bir Mevsimin Acı Gerçeği




Kendi hikayemi bir dostumun bakış açısından okumanız çok daha doğru olacaktır... İşte sevgili dostum Merve'den benim hikayem....








Ayşe Özer’in hikâyesi Konya’nın bir kasabasında 22 Aralık günü sabaha karşı etrafta bıraktığı çığlıkla başladı. Yumuk elleri açılmaya yüz tutmuş gözlerinin olduğunu iddia edenler var ilk günden. Ayşe öğrenim hayatını babasının yanında kalarak tamamlayamamışsa da en azından bir başlangıç yapmıştır. Lise hayatını ise ilk sınıfında bırakmak zorunda kalmıştır. Ağır hava koşullarında doğmuş olmanın sertliği vardır yüzünde ama içine bakıldığında Anadolu’dan izler taşır.

Ayşe'deki el çabukluğu marifeti kendisine misafir gelenleri hayran bırakmıştır hep. Ona baktığınızda bir anne bir arkadaş bir kardeş görmeniz ne kadar da olağan. Sır tutan yapısının yanında sırra kadem basan yapısı da vardır tek bir kötü haber duymaya görsün evhamlanır, odalara kapılara sığamaz hale gelir.

Ayşe isminin sıradanlığına aldanmayıp hep sıra dışı bir hayat yükünün altına girmiş genç yaşından itibaren çalışma hayatının zorlu yollarında bulmuş kendini. Ama bunu ondan dinlerseniz bu cümle bu kadar da süslü durmaz ağzında; 'aman hayat' der geçer. Klasik bir yaşam nasılda özlemidir oysa onun... Nasılda beklediği istediğidir aslında. Bunlara bir kenara bırakıp Ayşe kimdir de bu kadar yazdırmış bu kız derseniz klasik bir hayat ağacı çizelim Ayşe’ye:

Çalışma hayatına turizmde gözlerini açmıştır. Hayat bu ya işte kendisinin de dediği gibi sen tut Anadolu’da bir kasabada dünyaya 'merhaba' de ve arkasından günleri hayatına Antalya'da turizmde çalışmaya başlayarak ekle. Devamı da bu şekilde gelişmedi elbette. Dedim ya Ayşe sıradanlığın dışına taşmak istemiş ve öğrenimini kaldığı yerden tutmak için adımlarını sıklaştırmıştır. Liseyi dışardan bitirmiş olmanın ağırlığını henüz üzerinden atamamışken üniversite sınavını da halletmiş ve bir kez daha utandırmıştır hayatı.

Üniversite hayatında ise gelmiş benim hayatıma ortak olmuş ve bundan sonra dönüşü olmayacak olan bir dostluğa imzasını atmıştır. Ayşe asla sıkılmayan yorulmayan sabır dolu bir kızdır. Elindeki fotoğraf makinesi ile gece gündüz demez hobilerine hizmet eder. Ona sorsan ne yaptığını 'rahatlıyorum' der. Tuhaf meraklarının dışında- tuhaf dedim çünkü sanata hiç bir fotoğraf karesinden bakmadım- ise çayı sevmez kahveden de pek haz etmez, oturup karşına alıp konuşsan dinler konuşmaz ser verir de sır vermez. Doğduğu mevsimin sertliğinden midir yoksa sert olduğunun acı gerçeğinden mi bilinmez hep bir soğukluk ve güvensizlik taşır... Ama bu fotoğraflarda gülen gerçek Ayşe’nin ta kendisidir. Şimdilerde ise kaleminin el verdiğince yazmakta ve hayata fotoğraf karelerinden bakmaya devam etmekte...

Merve Bozyiğit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder