20 Ocak 2014 Pazartesi

Pardon bakar mısınız?

Daha durun bir şey görmediniz!

İlk yazımdan sonra çok sayıda olumlu telefon ve mesaj aldım. Doğru bir soruna el attığımı biliyordum. Fakat herkesin ortak bir kanısı var. Bu işte bir değişikliğe gidilene, bir düzenleme getirilene kadar bu sorunun üzerine gitmemi söylüyor herkes.

AKEDAŞ’daki sorunları anlatmak için özellikle birinci dereceden bu sıkıntıları yaşayan bir vatandaş olarak kendi yaşadıklarımdan örnekler vermiştim. Biliyordum bu şehirde bir çok insan benzer sorunları yaşıyordu AKEDAŞ’ta ama ben bu denli olduğunu bir önceki yazımın ardından fark ettim.

Kiminle konuyu konuştuysam herkes mutlaka sıkıntı yaşamış. Yani bu sorun Antalya’nın bir sorunu haline gelmiş. Bunu basında yer alan birçok şikayet dolu haberlerden ve köşe yazılarından görmek mümkün. Ama nedense kimse kuruma “Bu kadar şikayet var. Siz ne yapıyorsunuz?” diyebilen yok. Özelleşen kurumun özerkliği!!!

Ama nedense kimse bir sonuç alamaz bir çözüme varamaz halde. Bunun en önemli sebeplerinden birisi kuruma telefon veya internet yoluyla ulaşılamıyor olması. Ulaşılabilen tek servis olan 186 arıza hattı ise sorunlara çözümsüz kalması!

Tek söylenen kuruma gelin oradaki arkadaşlara durumunuzu anlatın. Fakat sorun şu ki kuruma dahi gitseniz sizi çoğu zaman o odadan öbürüne gönderip yıldırıyorlar. Birçok vatandaşımız kurumdan beddualar ederek ayrılıyor. Çözüm bulamayan kurum görevlileri “Haklısınız, ama yapacağımız bir şey yok. Gidin hakkınızı mahkemede arayın” diyor!

O kadar zaman yıldırılan vatandaş doğal olarak birde mahkeme köşelerinde sürünmek ve ayrıca masraf etmemek adına Allah’a havale ediyor kurumu.

Gelin onun yerine bu tür kurum ve durumları Tüketici Hakem Heyetlerine şikayet edelim. Her ilçe kaymakamlığında mevcut olan bu hakem heyetlerine gitmeden önce sıkıntı yaşadığınız kuruma öncelikle bir dilekçe vermeniz gerekiyor. Eğer sizden yüksek bir fatura tutarı alınmışsa onun iadesini istediğinize dair bir dilekçe yazın şikayetçi olduğunuz kuruma. Sonrasında Tüketici Hakem Heyetlerine giderek bir dilekçe de buraya verin.

Gerçek olan bir şey var ki haksızlıkla savaşmadan hak sahibi olunmaz!

Tüketiciyi Koruma Derneği’nden aldığım bilgiye göre AKEDAŞ’ın düzenlemiş olduğu abonelik sözleşmesi tüketici haklarına tamamen aykırı ve sadece AKEDAŞ’ı koruyan bir sözleşme. Bununla ilgili itiraza gidilmek için çalışmalar başlamış durumda. Bununla ilgili ayrıntıları ve AKEDAŞ’ın abonelerini ne tür ağır yükümlülükler altına soktuğunu bir sonraki yazımda işleyeceğim.

Gelin sizde vatandaş olarak üzerinize düşeni yapın ve şikayetlerinizi ilgili kurumlara iletin.


Haksızlığa 'DUR' dediğiniz bir gün olsun!

Pardon bakar mısınız?


Artık biri buraya baksın!

Bu yazıyı yazarken hala inanılmaz bir hayret içinde yazıyorum. Bu güne kadar aktif habercilik dışında köşe yazmak gibi merakım olmadı.

Ama artık bir takım kurumlardaki durumlar beni öylesine çileden çıkardı ki bunu haberlerimle anlatmam mümkün değildi. Bu nedenledir ki bu sorunları daha açık ifade edebilmek için bu platforma yazılarımı taşıdım.
Bir gazeteci kimi zaman çevresinde gördüğü yanlışları kimi zaman ise kendi yaşadığı ve vatandaşın yaşamasının muhtemel oldu sıkıntıları dile getirmelidir. Ben üzerime düşen vazifeyi yerine getirmek adına kurumlarda yaşanan sıkıntıları yazmayı bir borç bildim.

Kendim bizzat birçok kez sorun yaşadığım AKDENİZ ELEKTRİK PERAKENDE SATIŞ A.Ş. ile başlamak farz oldu.

Kısa süre önce babamı kaybettiğim yakın çevremin malumudur. O nedenle bir süre şehir dışında olduğum için elektriğim ödenmemiş faturamdan dolayı kesildi. Gayet tabi eğer faturamı ödememişsem elbet kesilecek. Geldiğim gibi ilk iş faturamı yatırdım ve Akdeniz Elektrik’in tek ulaşabileceğiniz numarası olan 186’yı aradım.
Bir cumartesi sabahı ve bana verilen cevap aynen şu: “Bugün cumartesi ekiplerimiz çalışmıyor elektriğinizi açamayız!” 

Öncelikle kısa süreli bir şaşkınlık ve haklı olarak ne demek açamayız. Siz bir kamu görevi yapıyorsunuz. Hadi ben neysem ama şuan bu elektriğe acil ihtiyacı olan hasta ve sıkıntıda insanlar olabilir.
Bir evi 2 gün elektriksiz bırakmak! Bu özelleşmiş bir kurumun ben istediğimi yaparım meydan benim denetimsiz bir kurumum demesiyle eş değer bir söz!

Ben bu sorunu bir arkadaşımda kalarak aştıktan sonra vatandaşımızın her gün yaşadığı bir başka rezaleti bende bir vatandaş olarak yaşamaya devam ettim. Kurum yine aynı yapılacak işlem biraz farklı.
Bu sefer yeni taşınacağım evin aboneliğini almak çıkacağım evinde aboneliğini kapatmak için Akdeniz Elektriğin hizmet binasına gittim. Ayrıldığım evdeki aboneliğimi kapattırmam çok uzun sürmedi. Giden sistemin gelmesiyle beraber 1 saat içinde halloldu. (Uzun sürmedi diyorum çünkü arkasından gelen işlemlerin uzunluğundan sonra 1 saatte neymiş diyor insan)

Ardından yeni elektrik aboneliği için numaratörden aldığım sıranın gelmesini beklemeye başladım. Yaklaşık 2 saat sonra burada da sıra geldi. Lakin o da ne? Abonelik alacağım yerin eski abonesinin borcu varmış!
Eee ben ne yapabilirim ki derken bana üç tane odanın kapı numaralarının yazılı olduğu bir kağıt verdi gişe görevlisi. Buralara gidip onay almanız gerekiyor diyerek.

İyi de neden? Ne zamandır eski abonenin borcu benim sorumluluğuma giriyor. Benim değerli zamanımı çalınmasına sebep oluyor diye sorgularken. Bu işlemi yaptırmanız şart dediler. Peki dedik!

Gittiğim odaların avukatların odası olduğunu öğrendim ve ilk gönderildiğim odaya girmemle beraber canı fazlasıyla sıkılmış bayandan aldığım tepki aynen şöyle oldu: “Gidin gidin yan tarafta başka bir avukat var ona onaylatın.” (Bu tavır sadece bana değildi. Benimle birlikte başka vatandaşta vardı.)

Ona da peki dedik gittik diğer odaya. Fakat oda kapı duvar. Tam o arada bize adı verilen odadaki avukat çıktı karşımıza. Takıldık peşine hemen. Çünkü zaman geçiyor ve mesai saatinin dolmasına az kalmış. Ertesi gün de cumartesi. Bu gün bu işin bitmesi lazım.

O avukatında başı kalabalık. Bir amca feryat ediyor. Uğradığı haksızlığı anlatıyor ve neden icralık olduğunu anlamadığını söylüyor. Amca da haklı davasında ama avukat ısrarla “Benim yapabileceğim bir şey yok git şu bölüme oradan baksınlar amca diyor. Bak acelem var toplantıya girmem lazım” diyor.
Amcam çaresiz başka bir kapıya derdini baştan anlatmak için giderken ben hemen avukata evrakları veriyorum. Sizin eski abonenizin borcu için benim sizden onay almam gerekiyormuş! Diyorum. “Eski abonelerin borçlarını takip için size bu işlemi uyguluyoruz” diyor. Buradan da ortaya çıkmış oluyor ki Akdeniz Elektriğin keyfi uygulamaları ve eski abonesini takip işi nedeniyle benim vaktim çalınıyor ve ordan oraya gönderiliyorum. 2 odaya daha uğrayıp onay almamı istiyorlar.

Ona da peki diyorum. Derken diğer odanın birine girdiğimde bu sefer elimdeki belgelere ek olarak evin tapusunu istiyorlar. İyi de neden diyorum? Sizin ev sahibinden kiraladığınızdan emin olmamız lazım diyorlar. Sonrasında ev sahibine tapuyu fakslatıyorum. İşlemler tamamlanıyor ve mesainin son dakikalarında her şey bitiyor. Özellikle üstüne basa basa soruyorum bakın elektriğim açılır bir sorun olmaz değil mi diye. ‘Yok ekiplerimiz akşam da çalışıyor mutlaka açılış elektriğiniz” diyorlar. Tam 4 saatimi bu sayede burada heba etmiş oluyorum.

Neyse diyorum bu da bitti aman boş ver diyorum. Tipik Türk insanı mantığıyla (O anlık sorun hallolur ve artık şikayetçi olunmaz mantığıyla)

Cumartesi oluyor elektriğim açılmıyor. Arıyorum ekipler gelir açar diyorlar. Pazar oluyor hala elektriğim açılmıyor. Yine arıyorum “Bugün ekipler çalışmıyor, ancak pazartesi açılır” diyorlar. Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz diyorum. “Yok olur mu sistem bu” diyorlar. Bütün bunlar özelleştiniz diye mi oluyor acaba diyorum. “Yok ne alakası var özelleşmeyle” diyor karşıdaki ses!

Yorumu size bırakıyorum. Ben neyle alakası var bilemedim bu sistemin!


Daha bitmedi devamı var…